O anda çakısıyla kaleminin ucunu sivriltmekte olan Arzuhalci gülümsemekle yetindi. Adamın içsel bir hesaplaşmayla boğuştuğunu sandı. Her ne kadar içi neyi dinleyeceğinin merakıyla kıpır kıpırdıysa da bir derviş sabrıyla bekledi. Onun da ruhunu kemiren bir Komiseri var, tanıyacağız derken, bakışlarını avluda öğle namazı için toplanan kalabalığa yöneltti. Bakışları şadırvanın çevresinde oturmuş abdest alan insanlar üzerinde gezinirken bir anda, adamın, pürüzsüz bir sesle, ´Bu ölümü bekleyemeyen, kendi ölümünün keşfine çıkan bir düş yorumcusunun öyküsüdür´ dediğini duydu.
(Tanıtım Bülteni´nden Alıntı)