araziler dolusu susuzluktun
kuşlarla paylaştığım atlar kusuyordu
böğrüme ben mavi deyip duruyordum
iyiydik perişanlığa rağmen
olabildiğince mağrurduk
niye kışkırttın tabiatı
ırmakları baştan çıkarttın
gel anlat şimdi
kölelikten kurtulmanın asaletini!
omurlarım ağrıyor bak
düşün omur ağrısı
ne demek omurların ağrıması
bu yükü taşıyamıyorum demek
kedilerine trip yap artık
derdini ev arkadaşlarına anlat
uğurlarken beni
sakın dönme diyordun ya geri
unuttuğun bir şey vardı
geçmişti dönmeler mevsimi!
Ali Lidar zamanı geriye sarıp geçmişe bir selam çakıyor. Unuttuklarımızı hatırlatıyor, özlediklerimizi,
yaşlı evimizin avlusunu,
eski sevgilinin kokusunu...
Gökyüzündeki melek yere inerken annemiz çay demliyor.
Çocukluğumuz, kaybettiklerimiz, dertlerimiz yanı başımızda.
Hayatımız pamuk ipliğine bağlı olsa da yolun başındayız, Yolun Başı'nda...