Yoksullar bizi bekliyor.İzbelerde, harabelerde, barakalarda, küflü-nemli karanlık odalarda bekliyorlar. Naylon çadırlarda, toprak damlı evlerde, kuş uçmaz-kervan geçmez M yerlerde ve şehrin göbeğinde. Kanlı gözlerini ufka dikmiş, bir heykel gibi hareketsiz, sessiz, dalgın bekliyorlar. Bebeler açlıktan ağlıyor, anaların gözpmarlarmdan yaş yerine kan akıyor. Çocuklarm dargın bakışlarından çelik parıltılar fışkırıyor. Babalar yumruk sıkıyorlar ve askerdeki oğullar gökyüzünde bir turna katarı arıyor. Dedelerin ağzı kapalı. Nineler ses vermiyor. Gelinler yaslı. Ve çelimsiz genç kızlan dengesiz beslenme, akrabaları borç, komşuları ağıt bekliyor. Köşebaşlarmda, çamurlu ıssız sokaklarda, karın, yağmurun ve gökdelenlerin arasında, dağ başlarmda, tarlalarda, kapışma kilit vurulan atelyelerin önünde bekleşiyorlar.İşsiz, umutsuz, aç, yorgun, hasta, küskün, sessiz ve kimsesiz.Siz ey sağlıklı ve varlıklı olanlar. Ey işleri4tıkırında gidenler. Ey karnı tok, sırtı pek, yüzü gülenler. Ey seçim kazananlar ve koltuğa kurulanlar. Ey dolar uçuranlar ve musluklann başını tutanlar. Siz ey güç odaklan, silah sahipleri, söz ustalan. Beş vakit namazım cemaatla kılanlar. Gece teheccüte kalkanlar. Zikir ile coşup nara atanlar. Defalarca hacca gidenler. Bir koyup beş kazanan tüccar, yağlı müşteriye yaltaklanan esnaf; aracılar, tefeciler, bankerler. Ey mangalda kül bırakmayan siyasiler. Bilim babaları, akademisyenler. Emirle demiri kesebilenler. Unutmayın.Önümüz kış ve yoksullar sizi bekliyor.