Son kitabi Yirmi Lak Tablet + (Yolcunun Siyah Bavulu)'ndan iki yil sonra Birhan Keskin, yeryüzündeki varolusun parçalarinin sesini duyuruyor. Bir izleyiciden çok daha fazlasini tasiyan bir anlamla, kendi parçalarina bakan, onlari hatirlayan, hatirladikça yeryüzünü kavrayan bir bilgeligin anlaticisi olarak.
Birhan Keskin'in önceki kitabinda kendisini gösteren yolculuk edimi (durdugu yerde, durdugu yerden), Yeryüzü Halleri'nin örtülü temasi gibi. Varolmanin agrisiyla zeytin agacinda, zümrüdüankada, örümcekte sürülen yasam izleri.
Mavi-yesil bir hatira dedigi dünya, bütün unsurlariyla dile geliyor Keskin'in siirinde. Basdöndürücü hatirlama gel-gitleri arasinda hatira unutabiliyor kendisini, örümcek baglayabiliyor. Geriye yalnizca suskunluk da kalabiliyor:
sustum. yeryüzü olacagi gibi olsun.
Birhan Keskin, yeryüzü karsisinda konusmanin güçlügünü bilmenin sikintisiyla anlatiyor yasam alanimizin hallerini. Sir verircesine, usulca, fisildayarak.
Yeryüzü Halleri, Birhan Keskin'in ince duyarliginin duru anlatimi, biraz da biz dünyalilarin öyküsü.
Tadımlık
MORSALKIM
gel çekirdege gidelim,
kisi duydu gözlerim.
çikmadim çünkü hiç. uzanmadim. sarmadim.
topragin gevsek karninda,
vaktin sarmalinda döndüm,
döndüm. döndümmm ve
zamanin aynasinda yapraklarimi gördüm.
çikmasam bile duvarin dibi gölge,
ve baygindi kokum gölgede.
gel çekirdege gidelim
armut uyudu bahçede.
vakit genistir, vakit genistir
söyledim kaç kere!
sarmak için bahçeyi bir köseden bir köseye
morsalkimlarla, yarisi ögle günesinde
yarisi gölge.
morsalkimim: kokuna yandigim
morsalkimim, hey!
hey, yankim!
gel çekirdege gidelim.