Ne çok konuşmuşlar atalarımız! Gülecek bir şey arıyorsan ayakkabından başla. Aynada burnuna bak burnuna!...
Bir şeyler konuş atalarımıza inat. Senden sonrakilerin söyleyecek sözleri olsun. Ne istersen söyle. Aklına ne gelirse. Sonra ver zamanın eline lakırdıları oynasın. Eski zamanın elinde laflar pul pul olur. Damgasız, yırtıksız... Vakit geçmez oğlum. Zaman durur. Seneler hep aynıdır. Biz geçeriz saatlerin önünden, Bonapart'la, İskender'le, Curie ile...
.....
Herkes benim Adnan İpar'a elbise yaptırdığımı bilir amma, Küçük Dergiye karikatür yaptığımı bilmez. Çünkü terziye borçluyumdur. İcra memuru biler, postacı bilir, bizim komşu Sabihanım Teyze bilir, hatta Adnan İpar bile bilir. Aksine ben oraya borçlu olduğumu bilmem de Küçük Dergiye borçlu olduğumu bilirim. Karikatür yaparım. Bu sefer Adnan İpar Karikatür yaptığımı bilmez... Bu çok meçhullü dünya içinde insanlar nasıl anlaşırlar, ben de onu bilmem.... Sonra birisi çıkar, Ben bilmem neyi bilirim der. İnanma, o da bilmez. Ve insanlar öldüklerini bilmezler, hayvanlar da bilmez. Ben herkesi severim, o tanımadığım tramvay biletçisi beni sevmez. Ve nedendir anlayamadım Stalin'le ben bir türlü geçinemeyiz... Bak, seni severim (Mengü Ertel), Çetin'i de severim, Mıstık'ı da severim amma Ali Ulvi'yi sevmem.... İnsanın biri babasına, Bak baba, kral oldum demiş, babası, Oldun oldun, kral oldun amma adam olamadın demiş... O da hoş karikatürist oldu amma....
Anladın di mi, adam olamadı. O şimdi, Dünyada adamlar ölürler amma karikatüristler ölmezler diye bir tez yürütür....
Karikatürist bu, yürütür tabii.... Amma laf aramızda karikatüristler de ölür....