Yaz Sinemaları, şairin 80´li yıllarda yayımlanmış ilk beş şiir kitabından biri. İki bölümden oluşuyor kitap: Kısa Metraj Bir Yaz İçin Film Metinleri ve Yaz Sinemaları. Parçalar, 1988 tarihli ve kitabın ikinci bölümünün ilk şiiri:
Parçalar
parçasından anladığımız filmler
parçasından anladığımız bütünler
parçasından anladığımız hayat
yaşanmaz, geçiştirilir
şimdiki zaman parçalar
gelecek hafta, pek yakında
bizi bekleyen asıl önümüzdeki zamanlar
sinemayla ilk tutkunluk ilişkimiz
parçaları birleştirip kurduğumuz gelecek
sinemayla ilk tutkunluk ilişkimiz
parçaların yarattığı merakı gidermek
parçalarla süreklilik sağlanan
seyre açılmış başka hayatlar
olasılıklar, tuzaklar
ya da var sandığımız bütünlük
uğruna inançlar, değerler, ilkeler, aşklar
zamanla parçalanırlar
beyaz perdeden geçerek çıktığımız sokaklar
çıkmadıkça sandıklarımızdan
kendimize yazdığımız serüven
ve çocukluğumuzdan beri
bizi bir yerlerde beklediğini
sandığımız o muhteşem sahneler
düşeriz gözümüzdeki kendimizden
sıyrılır tüller, düşler, dumanlar
içindeki kendimiz
üzerimizden
boşuna ararız bu sokaklarda
içinde olmamız gereken fotoğrafları
sinemalar hepimizi kandırdı!
uzun bir bekleyişten sonra
eşiğine vardığımızda
umduğumuz,
bulamadığımız
Tam da parçasında gösterdiler ama,
filmin kendinde yoktu,
dediğimiz anlar
belki sahiden kırpılmış
belki de hiç olmamış
uçucu, bulanık tasarımlar
aynı eşikte durduğumuz insanlar
bazen ayrı sokaklara çıkar
gözleri bağlı geçtik şimdiki zamanları
bağı çözülmüş gözler geriye baktığında
anlar anlamı bilinmeden, değeri verilmeden yaşananları
yok mudur herkesin hayatında
birkaç yitik sayfa, birkaç zaman parçası
işte onlar toparlanır bir gün
çıkar bir yol ağzında karşınıza
tutuklar bizi anılar, sorgular geçen zaman
bir intikam gibi bulur yerini
filmlerde kopukluk sandığınız boşluklar
her seferinde yanından geçtiniz
görmemiştiniz çünkü derinde
unuttunuz zamanın ellerini
yalnız perdede yaşanır
iki saate sığdırılan hayatlar
oysa ayrıntıların bilgisine sahip oldukça
açar bize sırlarını hayat
bölünüp parçalanmış ilişkiler, kimlikler, serüvenler
her şey yerleşir yerli yerine
anlaşılır olur
bir zamanlar anlamadan seyrettiğimiz filmler
beyaz perdenin iki boyutlu kareleri
dağılır sokağın prizmasında
aldanışlar, ihanetler, yanılgılar
yani melodramı hazırlayan bütün tuzaklar
oysa pusuda
yaşamın omurgası dağılmış kurgusunda
kırılır som hayaller
kırılır yüreği bütün tutan fanus
âmâ filmlerden kalma gözlerimiz
alışır çiğ ışığa
bir zamanlar başka türlü çarpan kalbimiz
salonların delinmiş karanlığında
çürümüş koza
değerinden eksiğine bozdurulmuş düşlerden
yalnızca bir dövme gül kalır geriye
dağılmış parçalarını arar
bir Geçmiş Zaman tanımı olan
Bütünlüğümüz
bozgunlarla sağlamlaşır
Ütopya Kalesi
dağılmış parçaları bütünler
yeni zamanların gümrüğünde
yol ayrımını doğru bilenler
hiçbir aşk ve macera tanrısı
yola çıktığı gibi dönmez geriye
kabuk bağlar yüzümüzdeki gölgeler
unutarak ve vedalaşarak geçilen
durakların birinde inmemiz gerekir
bindiğimiz düşlerden
hayat belki başka biri yapar bizi
bir melodram ögesi olarak
umudun da, umutsuzluğun da aşıldığı
o altın dengede
biliriz içimizdeki avdan yorgun dönen akşamlar
ne kadar bütünlese de
parçalar