Okurlarımız Laborit`yi İnsan ve Kentte tanımışlardı. Laborit o incelemesinde canlı varlıkların insan türünün belli bir yere yerleşmesini; köyler, kasabalar, kentler kurmasını; makinayı ve işleyimi bulmasını; kısacası, canlı kalabilmek için yanını yöresini düzene koyuşunu, örgütleyişini anlatıyordu.
Yaratıcı İnsandaysa, bizi öbür canlılardan, yakın akrabamız maymunlardan bile ayıran temel niteliğimize parmak basıyor: düşgücü, imgelem. İnsan, beyninin özellikle alın yöresinde toplanan hücre ve dizgelerin sağladığı olanaklarla, var olana bakıp yeni yapılar, yeni örgütlenmeler düşleyebilen ve düşlediklerini gerçekleştirebilen bir varlık. Ne var ki, insanoğlu elini kolunu bağlayan dirimsel gerekirlilikleri tanıyarak, bunların altlı üstlü örgülenmesini öğrenerek zihinsel yapısına yeni bir biçim verebilecektir; bu temel dönüşüm gerçekleştirilemezse, bütün devrimler korkarız boşa gidecektir.
(Arka Kapak)