Ankara`nın, Cumhuriyet Türkiyesi`nin başkenti olarak yeniden kuruluşu, tutkularla ve sancılarla yüklü bir süreçti. Yeni Türk ulusunun inşasının söylemsel modeli ve bir nevi sergi mekanı idi, Ankara. Halkı vatandaşa dönüştürme projesinin, Batılılaşma, modernleşme, medenileşme ülkülerinin sosyal şantiyesi idi...
Bu kitap, bozkır kasabasından başkent yaratma mitolojisinin ulus-devlet kuruluşundaki işlevine ilişkin bir kuramsal analiz çerçevesinde, bu mitolojinin berisindeki çelişkileri, sosyopsikolojik çalkantıları irdeliyor.
Ulusun Babası olarak Mustafa Kemal`in şehirde bir disiplin fantazisi yaratan varlığı ve insanların kendilerini O`nun sürekli gözetimi altında algıladıkları bir şehir hayatı... Ankara`yı, İstanbul`la zıtlık içinde tahayyül etmenin moral karmaşaları... Medenileşme arzusu ile aydın despotizminin yol açtığı tepkiler arasındaki gerilim... Ankara`nın eski halkını yabani taşralılar olarak gören yeni/zoraki Ankaralılar - onları yaban dışarlıklar olarak gören yerliler...