Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı'nda uzmanlaşan genç akademisyenlerin bilimsel çalışmalarında, bu hukukun yeni gelişen güncel konularını tercih ettiklerini görüyorum. Bu olgunun, milletlerarası özel hukukun bilimsel gelişmesinin kanıtı olduğunu düşünüyorum. Bu dalda çalışmış öğretim üyeleri olan bizim kuşak, doktora, doçentlik ve profesörlük çalışmlarında daha ziyade geleneksel klasik konuları tercih etmiştik. Türk hukukuna bir alt yapı hazırlamak için bu zorunlu bir tercihti. Alt yapının eksikliği özel konuların ele alınmasına ciddi engel oluşturuyordu.
Milletlerarası ilişkilerin gelişmesine paralel olarak milletlerarası ticaretin büyük bir ivme kazanması, hukukumuzun ihtiyaçlara uygun hale getirilmesini zorunlu kıldı. Küreselleşme olgusu yanında, Gümrük Birliği üyeliği ve Avrupa Birliği adaylığı bu hukuk dalının önemini arttırmış, gün ışığına çıkmasını sağlamıştır.
(...)