Toplum bilimlerini belki de temelinden sarsan, açtığı yeni ufuklar, getirdiği farklı boyutlarla insanı bambaşka ve çok daha zengin bir düzlemde ele alan budunbilimin önde gelen isimlerinden Claude Levi-Strauss, Yaban Düşünce ile yalnızca bir/birçok bilimin önünü açmakla kalmamış, aynı zamanda da yapısalcılık yaklaşımının uygulanım alanını genişletmiştir. Yazarın yöntem sorunlarını ve tarih yaklaşımını sergilerken, zamanda da ilkel olarak adlandırılan toplulukların düşünce sistemlerini de ele alan bu temel yapıt yaban düşüncenin derinlerinde yatan anlamı ortaya çıkarır. Akılcı, insanmerkezci Batı düşünce sistemi çerçevesinde unutulmaya yüz tutan ve şimdilerde yoğun bir biçimde diriltilmeye çalışılan insan-doğa-kültür ilişkisine yeni bir bakış getiren Yaban Düşünce, toplum bilimleri alanında güncelliğini yitirmeyen bir modern klasik olarak edindiği yeri hep aynı tazelikte korumaktadır.
Tadımlık
Somutun Bilimi
Türlerin ve alttürlerin ayrıntılı bir dökümünü yapmak için gerekli olan bütün sözcükleri içerip de ağaç ya da hayvan gibi kavramları belirtecek terimlerden yoksun bulunan şu diller uzun zaman örnek olarak anılıp durmuştur. Ama bu örneklere ilkellerin soyut düşünce alanındaki sözde yeteneksizlikleri savını desteklemek üzere başvurulurken, soyut sözcük açısından zenginliğin yalnız uygar dillere vergi olmadığını gösteren başka örnekler öncelikle unutulmuştur. Örneğin Kuzey Amerika'nın kuzey-batı dillerinden Chinook'ça, varlıkların ve nesnelerin pek çok özellik ya da niteliklerini belirtmek için soyut sözcükler kullanır. Boas, bu dilde bildiğim bütün öteki dillerden daha çok başvurulur bu yola, der. Örneğin kötü adam zavallı çocuğu öldürdü önermesi, Chinook'çada adamın kötülüğü çocuğun zavallılığını öldürdü biçiminde verilir; bir kadının fazla küçük bir sepet taşıdığını anlatmak için de bir istiridye sepetinin küçüklüğüne beşparmak otu kökleri koyuyor, denilir.
(Boas 2, s. 657-658).