Paul Feyerabend 1994! ün sonlarında Otobiyografi´ sine ve hayata hemen hemen aynı zamanda son noktayı koydu..Onu, başlıkları gibi içerikleri de kışkırtıcı olan Özgür Bir Toplumda Bilim, Akla Veda ve Yönteme Karşı kitaplarının yazarı olarak tanıyoruz. Geçmişini hatırlamak için yazmaya başladığı otobiyografisinde, bu kitaplardaki düşüncelerin hazırlandığı mutfağı gördüğümüz gibi, çocukluğundan ölümüne kadar geçen süre içindeki aşk, iş, sanat ve düşünce hayatıyla ilgili samimi itiraflarını da buluyoruz.
Feyerabend basit gözlemlerin bile dünya görüşleriyle çarpıtılabileceği konusunda bizi uyarıyordu; bilmenin ve yaşam tarzının pek çok yolunun olduğunu; bilimin kamu denetimine açılması gerektiğini; anlatılmak istenilen bilimin kuru dili yerine ´´ucuz roman´´ diliyle belki de daha iyi anlatılabileceğini söylüyordu. Akla ve bilime bağnaz bir şekilde bağlılığın tehlikelerini gösterirken, bir yandan bazı bilimcilere adeta ´´Bilim elden gidiyor!´´ çığlıkları attırmış; öte yandan, akılla ve bilimle öteden beri iyi geçinememiş, ancak toplumdaki prestiji nedeniyle bu konuların da desteğini almak zorunda kalmış fikir sefaleti içindeki bir kesime de ´´Yoksa aradığımız o mu?´´ dedirtmişti.
Feyerabend, fikir hayatında olduğıu kadar özel yaşamında da ´´anarşist´´ ti. SAvaşta aldığı yara sonucu koltuk değneklerine, fiziksel acılara ve bir de iktidarsızlığa mahküm olmasına rağmen geçici sevgilileri dışında dört kez de evleniyor. Üstelik son evliliğinde çocuk yapmayı bile deniyor. Akademik çalışmalarının yanı sıra asla vazgeçemediği opera ve tiyatro da hayatında önemli bir yer tutmuş. Kendisi de bizzat şarkı dersleri alıp operalardan parçalar okuyan Feyerabend, insan sesi gibi bir enstrümanı kullanmaktan aldığı hazzın hiçbir entelektüel başarıyla kıyaslanamaz olduğunu söylüyor.
Feyerabend, geçmişe bakarken ´´Sorumluluk alternatiflerinden haberdar olan için söz konusu,´´ diyor. Ona göre geçmiş ne vicdan azabı çekme ne de böbürlenme nedeni olabilir.
Fikirlerin yetiştiği bahçeleri merak edenlere...