Bir bakıma, insan gördüğü şeylerin toplamı kadar uyanık, görmediği şeylerin sonsuzluğu kadar uykuda oluyor, diyordum.
İlk yayımlandığında Uykuların Doğusu, dairevî yapısıyla okurların başını döndürmüştü.
Yazdığı her romanıyla roman sanatını yeniden tanımlamanın peşinde olan Hasan Ali Toptaş, bu kez sınırları zorluyor, alanı genişletiyor.
Yeryüzüne haykırmak istediğim sözler peşimdeydi artık, duvarlara çarptıkça yankılanıyor, yankılandıkça da bana eskisinden daha anlamlı görünüyorlardı.
Uykuların Doğusu, roman sanatının ufkuna doğru hareket ediyor; pervane gibi, döne döne, durmadan.
Tıpkı Binbir Gece Masalları gibi bitmeyen bir anlatıdır Uykuların Doğusu. Sonsuza kadar başa dönmeye mahkûmsunuzdur.
Ethem Baran