Türkler gibi oldukça geniş bir coğrafyaya yayılmış bir milletin, tarih boyunca başka mîlletlerle ilişkiler kurması gayet doğaldır. Bu milletlerden biri olan italyanların, Türklerle asıl Selçuklular devrinden itibaren başlayan tanışmaları oldukça ilgi çekicidir. Bizans zamanından beri İstanbul'da yaşayan italyanlar ile (Venedik ve Cenevizliler) İtalya'dan gelerek Apenİn ve Anadolu yarımadaları arasında iş yapan İtalyan tüccar, ressam, müzisyen, doktor ve mimarlar, ayrıca italyan asker, korsan ve yankesiciler, Türk milletinin hafızasında bir 'İtalyan imajı' oluşmasını sağlamışlardır.
Türk kültüründe İtalyanların oynadığı roller, gerçekten dikkati çeken bir yoğunluğa sahiptir. Batılılaşma hareketlerimizin başında Fransızlar kadar belki onlardan daha fazla İtalyanların tesiri söz konusudur. Türk ulusunun çeşitli kademe ve alanlardaki çalışmalarında, sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik yaşamında her dönemde mutlaka bir İtalyan isim karşımıza çıkar. Türk edebiyatında da italyanlar, askerlik, ressamlık, müzisyenlik, mimar, mühendislik, iş adamlığı, doktorluk ve vb. bağlantılı konularda sivrilmekte, diğer Avrupa uluslarıyla karşılaştırıldığında İse 'sıcakkanlı, babacan, fiziki güzelliğe sahip, sempatik, yardımsever, denizden anlayan, kendi dillerine düşkün' kişiler olarak edebiyatımızda olumlu yönde şekillenmiş bir imaj taşımaktadırlar.