Sepehri çöl çocuğudur; (...) Firuze taşından taneleri olan bir tesbihe benzeyen İranın ortasındaki çölün çevresinde Kaşan, sanki akıl çelici vahalar topluluğunun merkeziymişçesine durur. (...) Ve Sepehri, çölün bu serabımsı anlarını herkesten daha iyi bilir, tanrıyı arayan salikleri karşılayan bu yeşil halıları, gökyüzünde asılı bu firuze ülküsel kubbeleri. Ve bu yurdun coğrafyası, bir şiirin arifane şevkinde ya da bir tualin simyevi bileşimlerinde yeniden yapılanan bir ülküdür.
Sepehri, kökleri kendi iklimlerinde olan tüm asil şairler gibi doğum yerinin hayat dolu özünden beslenir; bu öz, büyük bir şiirsel geleneği olan İran gibi bir ülkede, kaçınılmaz olarak, irfanla iç içedir. (...) Sepehri çöl çocuğudur, ve bugünkü dünyaya, açık havaların meltemleriyle yıkanmış gözlerle, ve yükseklerin temiz havalarındaki açık zihinle ve zahitçe bir çekinme duygusuyla bakar.
Daryuş Şayegan