Sürgünlük bir durumdur: konumu belirleyen, belirleneni yansıtandır aynı zamanda. İnsanlığın trajik serüvenini anlatır bize. Edebiyat için zengin bir kaynak. Yazar için de öyle: Çekilen acılar, yoksulluklar, sürüklenişler bambaşka bir duyarlılık evreni sunar ona. Joseph Brodsky, bunu, şöyle tanımlıyor: Biz yazarlar için sürgün her şeyden önce bir dil olgusudur. Anadil bilincini geliştirir çünkü. Ve ona sığınışın ya da ondan kopuşun koşullarını oluşturur. Bu yönelişin koşulları hep değişkenlik getirir: Yazarın-sanatçınınsiyasal erkler, devletle, toplumla veya toplumsal kurumlarla çatışması düşünsel plandaki muhalif kimliğinden kaynaklanan bir olgudur. Dayatma zorunlu sürgünlüğü, değişmeme gönüllü sürgünlüğü, çözülme-yozlaşma i sürgünlüğü veya kendi kendinin sürgünlüğünü getirir. Burada belirgin bir başka ayrım da şudur: Sürgüne gidenler, sürgünü seçemnler. Giden zorunlu, seçense gönüllüdür. Ortak paydaları ise: Kaçıştır. Sürgün, göçebe, gezgindirler.
Bu kitapta sürgün edebiyatının bu yanlarının yanı sıra tematik oluşumları, tarihsel boyutları; sürgünlüğün dilde, yaşamda, yazındaki yansıma durumları ele alınmaktadır. Ayrıca bu sürükleniş konumundaki yazarların, yani edebiyat sürgünlerinin yaşadıkları/serüvenleri, bunların yapıtlarına yansıyan yanları incelenmektedir. Yeryüzü edebiyatının zenginleştirici bir boyutu olan sürgünlüğün farklı dillerde, farklı konumlarda nasıl biçimlendiğini görebilmemize Türkçe´de bir ilk adımdır Sürgün Edebiyatı Edebiyat Sürgünleri.