(...) Sabih 70´lik şişeyi kaptığı gibi parçaladı (...) mezar taşının birinden bir elif düştü, ikiye bölündü, bir yarısı göğe uçtu, diğer yarısı toprağa karıştı. İkindi çekildiği kuytuda Gülsen´in suretini çizdi boşluğa...
(...) Bir zamanlar Agora Meyhanesi´nde garson olan Pisbıyık Necdet´i düşünüyordu Gülsen; ilk aşk, ilk aldanış (...) Bıçaklanmış, deşilmiş aşkların, Agora Meyhanesi´ndeki çılgın cenaze törenleri, ardından isterik kahkahalar, tükenmeyen gözyaşları...
Ayvansaray´da, Surdibi´nde bir çilingir sofrası, Galata´da meyhanelerin gamlı zamanı, Beyoğlu´nda cankiler, uçuş tayfası, gedikli içiciler, Kuzguncuk´ta Can Yücel´i arayan bir papaz hayaleti... Uykusuz bir göl, mavi bir yangın ve sefaletin cirit attığı sokaklar... ortam bu ortam!
(Arka Kapak)