Sosyal/kültürel değişme sürecinin yol açtığı yapısal ve toplumsal sorunlar endüstri çağının en güncel konuları arasında yer alır. Devrim, kalkınma, gelişme, kentleşme, çağdaşlaşma hatta savaş ve barış kavramlarının ortak paydasında değişme olgusu bulunuyor. Bölgesel ve toplumsal değişmelerdeki hız farkları anamalcı, toplumcu ve Bloksuz Ülkeler bloklarını yarattı. Gelişmişler ve gelişme yolundakiler yanında; gelişmemişler ve değişme konusunda şimdilik kararsız gibi görünen toplumlar var. Bloklar ve toplumlararası ilişkilerde değişmenin biçimi ve yönü üzerindeki anlaşmazlıklar; toplum içi ilişkilerdeyse değişmeden yana olanlarla değişmeye karşı koyan güçler arasındaki çatışmalar giderek yaygınlaşıyor, yoğunlaşıyor.
Serbest ve güdümlü kalkınma modellerini savunanlar arasındaki ideolojik savaşlar çağımıza egemen oldu. Kimi gözlemcilere göre, Kore´de başlayan Üçüncü Dünya Savaşı -düşman cephesinde değil de- vatan cephelerinde sonuçlanacak. Değişen toplumlar belli bir ülküde birleşip bütünleşirken, öteki cephelerde bölünüp çözülüyorlar. Geri kalmış ülkeler, endüstrileşmiş Batı ile aralarındaki teknoloji uçurumunu kapatmak için Batılılaşırken; teknoloji devriminin bol tüketim aşamasına ulaşmış refah toplumları, kültürel geri kalmışlık diye bildikleri yabancılaşma sorunlarının çözümünü Doğu kültürlerinde arıyorlar.
Varlıklısı yoksulu, Batılısı Doğulusu, gelişmişi gelişmekte olanı, sömürgeci ülkeleri ve siyah Afrika´nın genç ulusları ile tüm insan dünyası, büyük değişme sorunlarının ağırlığı altında ezilip gidiyor. Bu koşullar içinde, bilgi, tutum ve davranış ayrılıklarının ideolojik kutuplaşması, sıcak ve soğuk savaşlar kaçınılmaz oluyor. Bazı tarihçiler, olup bitenlere kısa fakat çarpıcı bir ad koymuşlar: Bunalım Çağı. Bunalım çağını bilim ve teknoloji yarattı. Bunalımın çözümü yine bilim ve teknolojiden bekleniyor. İyimserlere göre bunalım bitecek ve barış gelecek. Kimi sosyal bilimcilere göreyse toplumun ve uygarlığın temelinde çelişki ve çatışma var, bunalım hep sürüp gidecek insanla birlikte.
(Arka Kapak)