Büyük Selçuklu İmparatoru Melikşah, yönetim koltuuna oturduğu zaman, iktidar fitnesi çıkaran kardeşiyle savaşmaya mecbur kalmıştı. Bir yandan vuruşurken, diğer yandan, iradesi dışında saplandığı açmazın sıkıntısını içinde hissediyordu. Ola ki, bu mücadelede bir kusuru varsa, AF dilemek üzere, ünlü vezir Nizamülmülk`le beraber camiye gitmişti.

Vezirinin gözleri yaş dolu, kendinden geçmiş vaziyette dua ettiğini görünce, sordu:
- Dua ederken gözlerinde yaşlar toplandı, Yüce Tanrı`dan ne istedin?
Ünlü vezir şöyle yanıtlandı:
- Cenab-ı Hak`tan yalnız şunu istedim; bu sürüp giden savaşı siz kazanınız ve milletin başında sadece siz kalınız.
- Ben senden başka türklü dua ettim.
- Peki siz ne için dua ettiniz?
- Ben şöyle yakardım; iki kardeş dövüşüyoruz, içimizden hangisi bu milletin başına geçmeye layıksa, ikimizden hangisi millete ve devlete daha çok hizmet edecek ve hangimiz hayırlı olacaksa, zaferi ona ihsan et!

Böylesi büyüklük, o insanlarla beraber tarihin derinliklerinde kaybolup gitmiş olsa gerek; şimdilerin yönetici adayları, koltuk uğruna, birbirlerinin gözünü oyacak noktaya geldi, ne siyasal onur kaldı, ne İlke!

Politik arenaya bir bakın:
İkbal için, koltuk uğruna Oy İstemek, dilenci aldırmazlığının en yüksek boyutuna ulaştı. Artık olaylara yön verecek çapta liderler yetiştiremediğimizden olsa gerek, tüm parti başkanlarını sığ hedeflerde yürürken görüyoruz, önde olmanın becerisini bir kenara bırakıp rüzgarın peşinden koşuyorlar.

Ünlü Yazar Ahmet Rasim;
Dize derman, göze fer,
Kalbe ciladır Çorba der.

Hasan Basri Bilgin de, bizi geçmişten günümüze, keyifli, ama düşündürücü bir yolculuğa çıkarıyor. Dünün ve bugünün iç içe geçmişliğini, zaman içinde neler kaybedip, neler kazandığımızı gözler önüne seriyor. Evrenin oluşumundan beri, insanın dayanağı olan UMUT`un kapısını açıyor bu eserle. İnsanlara verilen en kolay armağan ÖĞÜT`tür. Öyle bir çabamız asla yok; biz sadece, gözden kaçmış, gizli kalmış bazı tarihsel ve siyasal olayların üzerine ışık tutmaya çalıştık.
(Arka Kapak)