Sol melankoli, sosyalizm fikrini yahut daha iyi bir gelecek ümidini bir kenara bırakmak değil, sosyalizm anısının yitirildiği, gizlendiği, hafızalardan silindiği ve kurtarılmasının zorunlu olduğu bir zamanda sosyalizmi yeniden düşünmektir; kaybolan bir ütopyanın matemini tutmak değil, devrimciliğe karşı duran bir çağda devrimci projeyi baştan
düşünmektir.
Devrimler yüzyılından geriye kalan tek şey sanki bir enkaz yığını... Dünyayı yeniden inşa etmeye nasıl başlayacağımızı kestiremediğimiz gibi, buna değip değmeyeceğini de artık bilmiyoruz. Fakat Enzo Traverso'ya göre devrimci deneyim bir nesilden diğerine tam da yenilgiler aracılığıyla aktarılıyor. Büyük hayal kırıklıklarından doğan ve tüm bir nesli etkileyen melankoli, hem yas tutmanın hem de yeni bir başlangıç için hazırlanmanın zorunlu bir öncülü adeta. Bu yenilgilerin hatırası, devrimci mücadelenin tarihini ve Auguste Blanqui'den Gustave Courbet'ye, Rosa Luxemburg'dan Walter Benjamin'e, birbirinden çok farklı suretlerde ortaya çıkan sol kültürü bir yeraltı akıntısı gibi besliyor.
Traverso, atalete kapılmış ve teslimiyet içinde boyun eğmiş bir geçmiş okuması değil, tarihi bir kurbanlar silsilesi olarak görmeyi reddeden isyancı bir melankoli tarifi yapıyor. Bu yeni tanımda melankoli; matemi dağıtan ve radikal eylem için geçmişi bugünde seferber eden, güçlü ve besleyici bir damar olarak karşımıza çıkıyor. Devrimci yasın özgürleştirici potansiyellerini soruşturan Solun Melankolisi, iki asırdır dünyayı değiştirmeye kendini adamış insanların anısını bugünün mücadelesine kazanmaya çağrı yapan, sol kültür üzerine yeniden düşünmek için tekrar tekrar okunması gereken bir kitap: Hatırlamak, kurtarmak demektir; geçmişi kurtarmak ise şimdiyi değiştirmek anlamına gelir.