´Yağmurlar başladı. Yem bulmak giderek zorlaşıyordu. O küçük bir muhabbet kuşuydu. Öyle kafesinden kaçtığı için pişmanlık filan duyacak değildi elbette. Kanatları vardı onun. İstediği yere uçuk istediği dala konabilirdi. Öyleyse niye yiyeceğini kendi bulmakta ne kadar beceriksizdi? Bu işte bir terslik vardı.´
Kentin tekdüze yaşamında eve tutsak edilmiş, ´Canı Sıkılan KIz´ koşmayı, oynamayı, özgürlüğü düşlüyor. Ve kafesini bırakıp rüzgarlara, özgürlüğe kanat çırpan minik bir kuş, ´Sokak Kuşu´
Sevgiyle birbirlerini buluyorlar, ama....
(Arka Kapak)