Can Ali Han da Siyün Bike kadar heyecanlıydı. Fakat onun heyecanı nefretinden değil, sevincindendi. Böylesi melek yüzlü bir kız hele de bütün kuzey devletlerine ünü yayılmış bir sultan her Han`a nasip olmazdı. Onun heyecanı bundandı. Gerçi o da çocuk denecek yaştaydı, ama bebekliğinden itibaren Rus sarayına alınmış, kendi soyuna düşman olmak üzere millî duygu ve kültürü yerine, Ruslara uşaklık etmek üzere terbiye edilmişti.
Can Ali yaklaşırken Siyün Bike`nin içinden Hayır! Ben seni istemiyorum. Sen bana eş olamazsın... diye bağırmak geliyordu.
Olanları görmemek için yüzünü kapattı. Can Ali Han, Prenses`in yüzünü açıp:
- Hoş geldin, dedikten sonra alnından öptü, fakat bu öpücük, alnından alınan bir buse değil, damla damla eriyip yok olan bir Siyün - Bike`nin habercisiydi.
Güzel, güzel olduğu kadar da ülkesine gönülden bağlı, soylı Kırım Prensesi`nin acıklı ve talihsiz hikâyesi.. Bu eserde tarih ile romanı içiçe bulacaksınız.