Dünyayı ikiye ayıran bir bölünmede, siyasi iktidarın yalnızca devlet ya da sınıf iktidarı diye görmek de yasanın üstünlüğü diye yorumlamak da temel bir eşitsizliği atlamak olacaktır. Genel bir erkek hakimiyeti, hiçbir toplumun gerçek anlamda demokratik sayılamayacağını düşündürtecek biçimde, bir ilk baskıyla ortaya çıkmış ve sürmüşse, dünyayı ve siyasi iktidarı kavramanın yolu, erkeklerin kadınlar karşısındaki keyfi-siyasi üstünlüğünü sorgulamaktan geçer:
Tarihte kadın iktidarlı bir dönem yaşandığına ilişkin sav kadın özgürlükleri açısından işlevsel midir?...
Kadını erkeğe gönüllü bağlayan bir tür liberal sözleşme düşünülebilir mi? Yoksa erkek hakimiyeti kadının rızasını önceden mi belirlemiştir?... İktidarlı kadınlar kadınlık konumunu değiştiren örnekler midir? Yoksa kadının iktidarı iktidarın erkekliğiyle çakışır mı?... Siyasi gücün merkezileşmesi kadını özgürleştiren bir süreç sayılır mı? Modern toplumlarda kadın erkekle eşitlenmiş midir? Yoksa bunlardan da siyasilik ve sosyallik kaçınılmaz olarak erkeksi bir nitelik mi taşır?... Erkeklerin üstünlüğü her türlü sosyal eşitsizliğin kaynağı mıdır?... Kadında onu erkekten ayıran tabii özellikler bulunur mu? Yoksa cinsler arası farklılıklar erkek hakimiyetini doğrulamak üzere yaratılmış sosyal farklılıklar mıdır?... Erkek toplumunu toplum yapan ilk yasa nedir? Yasayı belirleyen bir siyasetten ya da bir ilk keyfi erkek baskısından söz edilebilir mi?...