Siyasetin hemen şimdi, vakit geçirmeden herkesin gündemine girmesi gerekiyor. Uzun zamandan beri siyasetsiz siyaset ülkesi olan Türkiye'nin insanlarının, siyaseti önce keşfetmeleri, sonra bunun kendilerinin öncelikli işi olduğunu ve bu konunun baştan belirlenmiş bir takım seçkinlerin özel alanı olmadığını anlamaları ve bizzat siyaset yapmaya başlamaları gerekiyor. Siyaset bir iktidar yarışı olarak değil de, bir hak arayışı olarak görülmeli. Türkiye´de insanlar artık siyasetçilerden gelen sadakalarla değil, kendi çabalarıyla elde edecekleri haklarıyla ilgilenirlerse, işte o zaman bu ülkede siyaset gerçek doğasına kavuşmuş olacaktır.
Ama, bir toplumun yüzlerce yıllık kireçlenmişlikten sonra, aniden harekete geçmesi ve kendi kaderini kendi eline almasının hiç de kolay bir iş olmadığını tarihsel deneyler gösteriyor. Tarihsel deneyin gösterdiği başka bir şey ise, insanları hareketsizliğe, düşünmemeye sevkeden unsurların başında total açıklama ve düzenlemelerin geldiğidir. İnsanlığın bir bölümü, dini kamusal alandan özel alana, yani gerçekten ait olduğu yere çekebilmek için büyük bir mücadele vermiştir. Bu mücadelenin inançlara karşı olmayla hiçbir ilgisi yoktur. Sorun, bu dünyanın öte dünya kurallarıyla yönetilmemesi talebinden ibarettir. Öte dünya, herkesin bireyselliği içinde algıladığı bir şeydir. Bu dünya ise hep birlikte yaşanan ve inşa edilen bir alandır. Değişmeye mahkumdur ve bu değişkenliği bir değişmezliğin terimleri içine sokmak, totaliterlikten başka bir şey üretmemektedir.