Muhafazakârlık, ülkemizde ve Batı düşünce tarihinde,zengin bir felsefî mirasın taşıyıcısı olan ciddî bir düşünce geleneği, modern siyaset felsefeleri içerisinde en kapsamlı doktrini olan ve içinde yaşadığımız tarih dönemine damgasını vuran bir siyaset felsefesidir. Ülkemizde felsefenin Tanzimattan beri pozitivizmin etkisi altında kalması nedeniyle siyaset felsefesi alanında çalışmalar sosyalizm ve kapitalizm ile sınırlı kalmıştır. Öyle ki muhafazakâr bir siyaset felsefesine ironiyle bakan bu yaklaşımlar, muhafazakâr bir siyaset felsefesinin olabileceğini bile yadsımıştır. Günümüz dünyasında modernitenin dayandığı rasyonalizmin ve büyük umutlar bağlanan meta-anlatıların çöküşü, muhafazakâr siyaset felsefesini yeniden gündeme getirmektedir. Modern zamanlarda yargılanıp kovulan Orta Çağ düşüncesi bile sanattan edebiyata, sosyolojiden siyaset felsefesine kadar geniş bir alanda yeniden keşfedilmektedir.Muhafazakârlığın öngördüğü bireyi sarıp sarmalayan manevî değerler ile ekonomik bakımdan dayanışmacı yapı yeniden değer kazanmaktadır. Bu çalışma, çağdaş siyasal akımlardan muhafazakârlığı siyaset felsefesi açısından anlamaya, açıklamaya ve içinde bulunduğumuz tarihsel dönemdeki yeri ve geleceğini tartışmayı amaçlamaktadır.