1997. Katillerin, hırsızların, halk ve insanlık düşmanlarının serbestçe gezindiği; düşünenlerin, aydınların ve devrimcilerin cezaevlerini doldurduğu bir ülke! Tüm ülke giderek bir cezaevine dönüşüyor, sanki demokrasi denilen şey cezaevi sınırlarının genişliği ile bağlantılı.
Dönem, artık bir cezaevinin simgeleştiği dönem değil: Türkiye cezaevi! Oysa eskiden öyle miydi! 12 Eylül´de Metris ve Diyarbakır, 12 Mart´ta Mamak... Geriye doğru gidişte, her baskının yoğunlaştığı dönemde bir isim. Onlarca belki de yüzlerce isim. Cezaevi ismi. Sinop bunlardan biri. Onu diğerlerinden ayıran tek özellik ise binlerce yıllık tarihi. Bir sürgün ve cezaevi kenti. Diyojen´le başlayıp Celalilere uzanan tarihi; korkunç zindanları ve deniz kenarındaki sarp duvarlarla şekillenen mimarisi...
Ve 20. yüzyıl: Mustafa Suphi´den Kerim Korcan´a ve diğerlerine.
Bu kısa derleme yolu Sinop´a düşenleri bir kez daha anımsamak amacıyla yazılmıştır.