Mehmet Yaşın`ın uzun bir aradan sonra yazdığı roman Sınırdışı Saatler, bazı temel sorunları yeniden düşünmeye zorluyor. Bizimle aynı dili kullanan Kıbrıslı soydaşlarımızın aslında bizden nasıl ayrıldıkları ve Kıbrıs halkının iki ayrı dilli birleşik bir toplum oluşturduğu romanın ilk düşündürdükleri.
Sınırdışı Saatler, günümüzde yeniden önem kazanmış olan Kıbrıs üstüne bizi bir kez daha düşünmeye çağırmakla yetinmiyor, kültürler arasındaki geçişkenlik ve kırılma noktaları üstüne düşünmeye itiyor. Farklı dillerin ve alfabelerin karşımının ulaştığı kendine özgü birliğin alışılmadık bir örneğini veriyor.
Gene de siyasal tezleriyle sınırlı bir okuma, Sınırdışı Saatler`in yazan-yeniden yazan-yazılan üçgeni içindeki gerilimin gözden kaçmasına neden olacaktır. Burada da kurmaca içindeki oyunla yetinmiyor Mehmet Yaşın. Tersine, kurulu dizgelerin yazgısal olmadığını, sorgulamaları gerektiğini anlatıyor.
Mehmet Yaşın, farklı düzeylerin bir arada okunasını gerektiren bu zorlu romanında yazınsal sonuna dek kullanırken, görünenin öbür yüzünde duranı görmeye ve okumaya sürüklüyor okurunu. Kimlik sorununun ve onun oluşturucu güçlerinden olan dil ile yazının bir kez daha derinlerine inmek için açılan bir kapı Sınırdışı Saatler.