... Sözüm şudur ki, ben senin zaif, değersiz bir kulunum. Yaşım uzayıp altmış ikiye geldi buldu. On yıldır bir ot cenneti olan Halikarnassos´ta, her şeyden elimi ayağımı çekmiş yaşayıp giderken, otlar pirimiz Lokman Hekim´e merak sarıp -onun elimden tutmasıyla da- senin: ´Hiçbir dert indirmedik ki devasını da indirmiş olmayalım´ diye buyurduğun güzel sözüne uyup otları -o dilsiz kullarını- yine senden kuvvet alıp anlatmak istedim. Dedim ki otların soykütüğünü söyleyeyim de bu dünya -ki senin bir kitabındır- daha bir anlaşılsın, değerini daha bir bilelim. Hem sen de ´Göklerde ve yerde neler var! Bir baksanıza!´ demedim mi? Bunun ne denli güç bir iş olduğunu bilmez değilim; ama, sana sığınıp senin biricik kulun Lokman Hekim´in de elini öpüp bu güç işimi başaracağıma inandım. Bunun için, benim, ben fakir İlhan Berk´in, otlar dünyasındaki bu ilk seferinde elinden tut ki, bu yolculuk ona uzun gelmesin...
diyen İlhan Berk, otların şifasını, tabiata olan sevgisini kendine has şiirsel üslubuyla Şifalı Otlar Kitabı´nda okuyucularıyla paylaşıyor.