Sieyes, ayrıcalıkların, ayrıcalıklı sınıfların olmadığı, hukuk önünde eşitliğin sağlandığı, siyasal iktidarın, bireylerin sahip oldukları doğal haklarla sınırlı olduğu ve ulusun egemen kılındığı bir sosyal, siyasal yapının özlemi içindedir. Bu özlemin yakıcılığıyla 1789 Fransız Devrimi esnasında sosyal ve siyasi yapının tümden değişmesi için bütün varlığıyla mücadele eden Sieyes, Madam de Stael`e göre devrimin ta kendisidir. Prelot`nun liberal devletin gerçek kurucusu, Touchard`ın 1789`u temsil eden kişi dediği Sieyes`in düşünceleri, 26 Ağustos 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi`nde büyük ölçüde yer almıştır. Onun ana davası, ulusun kendisi olan üçüncü sınıfın, içinde bulunduğu baskı ve ezilmişlikten kurtarılıp her alanda özgür ve hakim kılınması; sınıfların ortadan kaldırılarak, ulusun gerçek temsilcilerine dayanan Ulusal Meclisin kurulmasıdır.
Prelot`nun şu sözleri onun Fransız Devrimi`inin gerçekleşmesinde oynadığı etkili rolü çok iyi anlatmaktadır:
Sieyes olmasaydı ne Devrim, ne Konsül yönetimi, ne İmparatorluk olurdu demiyoruz, ancak Sieyes olmasaydı her şey, şüphesiz, çok farklı olurdu...