Tuhaftı... Sanki herkes, `fabrıga`nın gizli bir işaretini taşıyordu.... Orkestra, kimselerin duyamadığı tılsımlı bir fabrika sireni çalıyor, yaşamın vardiyası değişiyordu... O an, `ağır sanayii`nin, olanca ağırlığı üstüme çöktü... Kendimi de, fabrikanın bir ürünü gibi duyumsadım... Bir an için `fabrıga`nın yaşamımızda hiç olmadığını düşündüm... Düşünemedim... Sonra önce senin, ardından diğerlerinini gülümseyen `düğünlü` yüzlerine baktım... Baktım ve `fabrıga``nın başka bir şey değil, biz olduğumuza karar verdim... Çocukluğumdan beri pek sevmediğim, o koca, dumanlı deve ait yüksek fırınların, niye Ayşe, Ülkü, Zeynep gibi insan isimleri taşıdığını çözdüm...