Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa da, evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi. Ama şimdilerde, küçük bir söz, ufak bir hadise aralarında orta çaplı bir kavganın çıkmasına yetiyordu.
Bir akşam oturup, ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber, işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar.
Erkek, Aklıma bir fikir geldi dedi. Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim. Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım.
Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti. Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler.
Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılaştılar. Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı.
Ya gerçeğe ayna tutmak için tasarlanmış veya gerçekten yaşanmış olayların harmanlandığı bir kitap olarak Sevgi Öyküleri, okuyanı insan gerçeğine, insan sıcaklığına, yürek ülkesine, akıl ülkesine, aydınlık bir ruh iklimine çağırıyor. Duygulandırırken düşündürüyor. Düşündürürken duygulandırıyor.
Açıkçası, Sevgi Öyküleri´nin sizlere anlam ülkesine doğru keyifli ve aynı zamanda zihin açıcı bir yolculuk yaşatacağını umuyor; hepinize iyi yolculuklar diliyoruz...