Serçe, 1938 yılında, daha dört yaşındayken Kütahya´ya sürgüne gönderilen Dersimli bir kızın; İkinci Dünya Savaşı şartlarının Türkiye´sinde geçen yaşam serüvenini anlatıyor. Önce bir asker ailesinin yanına verilir bu küçük kız. Ama orada, Türkçe öğrenmeyi bir türlü beceremediği için dövülür. Sonra, bir doktor ailesine sığınır. Orada, kimse onun adını bilmez, o da, dil bilmediği için adını söyleyemez. Serçe adını verirler ona. Oysa asıl adı Zemi´dir. Doktorun da küçük bir kızı vardır, Serçe o kızdan öğrenir Türkçeyi. Ama bir süre sonra oradan da kaçmak zorunda kalır... Oradan oraya savrulur, bir yandan onurunu ayakta tutma, bir yandan da yaşamda kalma savaşı verir. İnsanca duygularla dolu olun bu roman, o günlerin Türkiye´sinden pek çok insan tiplerini betimler. Serçe´nin dramatik serüvenini okurken, ülkemizin o günkü politik ve sosyal şartlarında onunla birlikte yaşayacaksınız; onunla birlikte korkacak, sevinecek ve heyecan duyacaksınız.
Serçe, dil ve anlatım özellikleri, hepsinin üstünde insan ilişkileri açısından pek çok güzelliğin, inceliğin toplandığı bir romandır. Okurken bir halk adına acı çektim, kendi kendimle hesaplaşmak gereğini duydum. Öyle ümit ediyorum, Türkiye edebiyatında seçkin bir yeri olacaktır.
- Fakir Baykurt-
(Arka Kapak)