Bir şehrin herkese verebilecek bir şeyleri vardır ya... Tavanarası ağzına kadar doludur örneğin. Alabildiğine tozlanmış, küf kokulu zeminde üst üste dizili sandıkların, oraya buraya atılmış çantaların, yenisi alındı diye önemini yitiren bol çekmeceli komodinlerin içindedir gizledikleri. Paslanmış bisikletler, eski kıyafetler, dilini çözmekte zorlandığınız kitaplar... Acı bir koku aralık kapıdan sızar, şehrin sokaklarına yayılır sinsice. İlk kez girdiğiniz bir şehri / kitabı tanıdık hissetmeniz bundandır. Üzerinde birikmiş kalın toz tabakasına üfleyip elleriniz titreyerek baktığınız eski fotoğraflarda, kendinize benzeyen bir yüz ararsınız. Merakla karışık bir korkuyla çevirirsiniz eski albümün sayfalarını. ´Ya bulursam?..´ Ebru Ataman Fırat