Şehirler vardır, ruhumuzun o en mahfuz köşesinden zaman zaman yüzeye vuran dalgalar gibi gelir vurur bilincimizin kıyılarına. Ütopyalar vardır, var olmayan ama var olması ümidini hepimizin paylaştığı ´yokülkeler´. Ve heterotopyalar vardır, asırlar içerisinde bütün bir kültürel coğrafyanın sınırlarını harmanlamış, kimse görmese, nerede olduğunu bilmese de, adları anıldığında içimizi sırf var olduklarını bilmekten ötürü ılık bir rüya denizine döndüren diyarlar: mesela Şam, mesela Mekke, mesela İstanbul...