1941`de basılan Garip adlı kitaba yazdığı önsözde Orhan Veli, şiiri ``bütün hususiyeti edasında olan`` ve ``insanın beş duyusuna değil, kafasına hitap eden bir söz sanatı`` olarak tanımlar. Bu sanat, ``azınlığı oluşturan varlıklı sınıfların zevkine `` değil, çoğunluğa seslenmeyi bilmelidir. Bunun yolu ise, şiiri, artık ona bir yük olmaya başlayan söz sanatlarından, şairane imgelerden, kısıtlayıcı biçim özelliklerden kurtararak halkın en geniş kesimlerinin malı olan gündelik yalın bir dille yazmaktır. Orhan Veli`nin Garip` ten sonra yazdığı şiirlerde ise, yeni eğilimler, önemli biçimsel değişiklikler görülür, toplumsal eğilimler ağırlık kazanmayı , gündelik yaşamın ve sokaktaki insanın sorunları ele alınmasıyla başlar. Şairin Vazgeçemediğim ve Yenisi adlı kitaplarda, gelişen değişim süreci, Karşı adlı kitapta daha geniş ve kesin bir düzeye ulaşır. Artık toplumlardaki haksızlıkları, bozuklukları ele alan, gericiliğe ve çarpılmış demokrasi anlayışına karşı şiirler yazan bir şairdir. Kısa süren yaşamının son döneminde çıkardığı ``Yaprak`` dergisinde yayımladığı yazılarla bir eylem adamı kimliğine bürünmüştür.