Varoluşçuluk modern bireyselliğin kendine söylediği ninnilerden biridir. Bu yazın türü için modern toplumda hiçbir zaman eksik olmayan yaygın bir kitle desteği vardır çünkü Varoluşçuluk birkaç inançsız ve duyunçsuz yazarın bunaklığı değil ama bir pazara çevirdikleri dünyalarında insan anlamı ve değeri bulamadıklarından yakınan milyonların çöküntüsüdür. Varoluşçuluk yalnızca suçsuz bir yazın akımı değildir. Tehlikeli ve ölümcül bir sorundur çünkü yalnızca varoluşun saçmalığına karşı çare olarak intiharı düşünmekle kalmaz. (Camus), ama Sartre ve Heidegger durumunda olduğu gibi, özgür seçim yoluyla nefrete ve saldırganlığa tapınmaya geçer. Bir yandan nihilizmi yoluyla içgüdüsel saldırganlığın önünü bütünüyle açararak Nazi ilkelliğine zemin hazırlarken, öte yandan Sartre damgalı varoluşçuluk ideolojik nefretin bir hümanizm, ve polis devletinin ise özgürlük olduğunu öğretir...