Fluxus neden önemliydi? Wittgenstein felsefesi minimal sanatı açıklamaya yeter mi? Göçebelik yeni dünyanın bir gereği mi? Kentler aynı zamanda bir `röntgencilik` alanı mı? Kimliklerimiz sanata nasıl yansıyor? Sanat yapıtını anlamak mutlaka zihinsel bir çabayı mı gerektiriyor? Çağdaş sanatın sınırları nerede başlıyor ve kimler onu `sevebilir`?
Bunlara benzer birçok `kolay` soruya verilmiş `zor` yanıtlar, Hasan Bülent Kahraman`ın ilk baskısına oranla iki katına çıkardığı bu yapıtında yer alıyor. Bu kitapta yer alan makaleler sanat felsefesi, sanat sosyolojisi, estetik alanlarının kesiştiği noktada biçimleniyor ve bu konuda çok az yayının bulunduğu kültür dünyamızda önemli bir boşluğu dolduruyor.
Sanat felsefesinden görsel ideolojiye geçilen bir dönemde ve her şeyin popüler kültüre bağlandığı bir ortamda bu kitapta yer alan yazılar, onun dışında kalan sanat dünyasının gerçeğini anlamak açısından önemli bir olanak sunuyor. Yazıların dayandığı kuramsal birikim ve düşünsel temel özgün kaynaklara ulaşmakta zorluk çeken okur kesimi ayrı bir işlev taşıyor.