Gustave Flaubert, 1851 yılında Roma´da bir kadına rastlar, O an, zihninde Salambo´nun fiziksel görünüşü canlanır. Romandaki tutkulu aşık Mathomm anlatımıyla; gür kaşlarının altındaki iri gözleri, zafer taklarının altındaki güneşi andıran bir kadındır bu Sözcüklerin ahengini yakalayabilmek için cümleleri bir kuyumcu gibi işleyen Flaubert; romanı altı yılda tamamlar. Yazar, Salambo da kurmacanın yanı sıra, tarihi bakımdan gerçek kabul edilen olaylara da yer verir. Kartacalılar ile paralı askerler arasındaki heyecanlı, sürükleyici savaş sahneleri üzerine kurulu romanın en can alıcı noktası ise; Kartacalı komutan Hamilkar´ın güzel kızı Salambo ile paralı askerlerin elebaşısı Matho arasındaki gönül ilişkisidir, Böylece, tarihi bir romandan öte, şiirsel anlatımıyla da dikkati çeken, etkileyici bir eser ortaya çıkar, Gustave Flaubert bir mektubunda Salambo için şöyle diyor: Ben belirli sayıdaki okur için bir eser yazmıştım; bütün halk tabakaları bunu sevip benimseyiverdi. Yazarın bu sözleri bugün için de geçerlidir.
(Arka Kapak)