Bu kitap, sürgündeki bir Filistinlinin doğduğu topraklarla kurduğu ilişkinin şiirsel bir anlatımı, bir şairin işgal altındaki yurduna dönüşünün öyküsü.
Mourid Barghouti bir şair, bir entelektüel. 1967 Arap-İsrail savaşı nedeniyle otuz yıl süreyle Filistin dışında yaşamak zorunda bırakılan dünyaca ünlü bir Arap şairi o. Barghouti, elinizdeki eserde, bir yandan memleketine kavuşma anını ve uzun bir aradan sonra yeniden kavuştuğu memleketinin durumunu satırlara döküyor, bir diğer yandan da sürgünde geçirdiği otuz yılda Filistin siyasetinin dönüm noktaları hakkında kayda değer tespitlerde bulunuyor.
Şairin Filistini diasporadaki bir şairin kişisel tarihini anlatıyor olsa da, aslında bir neslin, İsrail`in yurtlarından ettiği bir neslin hazin öyküsünü şiirsel bir üslupla dile getiriyor. Barghouti, kitapta, sanattan felsefeye, siyasetten kültüre kadar hayatın her alanına dokunuyor.
Bu kitap, bir siyasi tarih kitabı ya da bir kültür tarihi metni değil. Ancak bunların tümünü aşan bir tarih yazıyor Barghouti. Sıcak bir tarih. Sürgünlerin, özleyecek bir vatan özlemi içerisinde olanların, zulüm görenlerin, iç hazinelerinden başka yaslanacak bir şeyi olmayanların, Filistinlilerin tarihi. Edward Said`in ifadesiyle, hayat bahşeden bir şiirsellile yazıyor bu tarihi.
Karanlıklar içerisinde bırakılmış olanların kendi iç aydınlıkları ile ışıttıkları bir dünyanın tasviri Şairin Filistini. O, Filistin ve Filistinli kimliği bağlamında işgal olgusunu dile getiren en başarılı edebi metinlerden birisi olarak karşımızda duruyor.