Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbnul-Arabi Kâbe?yi murâkabede iken aldığı bir mânevî işâret üzerine Anadoluya gitmek üzere hazırlandığında aynı tarihlerde Mekke?de bulunan bir diğer şeyh de aynı işâreti alacak ve biri batıdan, Endülüsten; diğeri ise doğudan, Kirmandan gelen bu iki sûfi beraberce Anadolu?nun yolunun tutacaklardır. Bu iki ârife daha sonra Belh?ten gelecek olan Mevlânâ da katılınca bu üç büyük ustanın kendilerini ağırlayan bu topraklar üzerinde döktükleri ilim, irfan ve aşk tohumları o muhteşem filizlerini verecektir. Bu eser Kirmâni?ye ait şiirlerin ciddi bir taramasından müteşekkildir.