Gerçekten de dışarıda şimşek çakmaya başlamıştı. Sokaktan geçmekte olan bir adamın iskelete dönüşerek mavi bir tonda aydınlanıp sonra hiçbir şey olmamışçasına karanlık yoluna devam ettiğini görmesiyle cama yapıştı, ancak yağmurlu gecede bir başka yürüyen yoktu. Tuvalete giderek aynanın karşısına geçti ve beklemeye koyuldu. Nihayet kendi sonunu gördü: Kocaman siyah burun ve göz boşlukları, sırıtma ile korkma arası belirsiz bir ifade... Kendini sisli bir karanlığın içinde yürürken buldu. Yağmurdan sırılsıklam olmasına rağmen üşümüyordu. Aniden çakan bir şimşeğin etrafı aydınlatmasıyla birlikte bir mezarlıkta olduğunu fark etti. Toprak ayaklarının altında vıcık vıcıktı, bu da yürümesini güçleştiriyordu...
Genç bir yazarın, yazarlık serüveninin daha başında ortaya koyduğu sarsıcı bir yapıt.
Gelecekte yazacaklarını müjdeliyen bir ustalık.