Nobel ödüllü Portekizli yazar José Saramagonun ilk romanı olan Ressamın Elkitabı, yazarın bütün edebiyat yaşamının temellerini oluşturacak kimi temaların tohumlarını içinde barındırıyor: Günlük yaşamın sıradanlığı, ahlaksal kriz, sanatçının toplumla ilişkisi, bireysel ve toplumsal baskı, Tanrının varlığı üzerine düşünme, kendini sorgulama ve aşma. Siparişle çalışan yeteneksiz ressam H., bir işletmenin yöneticisi olan S.nin portresini yapma görevini üstlenir. H., yeteneksizliğinin bilincindedir, üstelik tablolarının ve yaşamının sıradanlığından da acı duymaktadır. Aldığı işi bitirmeye çalışırken, yaşamını ve sanatının amacını sorgulama ihtiyacı duyar. Bu amaçla atölyesinde gizlice S.nin ikinci bir portresini yapmaya, buna koşut olarak da günlük tutmaya başlar. Ülke siyasal çalkantılarla alt üst olurken H., kendi küçük dünyasında kendi sıkıntılarını yaşamaktadır. Olayların beklenmedik düğümlere kaydığı Ressamın Elkitabı, hayat, sanat, siyaset, aşk, kentler, görüntüler ve gerçekler üzerine bir denemeler bütünü olarak da düşünülebilir. José Saramagonun kendi yaşamından izdüşümlerle renklenen romandaki H.nin günlüğü, gerçeklik ve kurgu, doğru ve yalan arasında dolaşarak bize yaşam ve sanat, ahlak ve estetik arasındaki ilişkiler üzerine en güzel metinlerden birini sunuyor.