Güneşi balçıkla sıvayamazsınız! Adanmış birine attığınız tekmeler, bir gün misliyle sizi acıtacaktır! Kötülük, bir ok gibi sahibini bulacak; kara büyücüler, felaket tacirleri, vicdansızlar cezalarının bağışlanması için ayaklarıma kapandıkları gün, merhamet dolu yüreğimin... Kaptan, koca gövdesiyle barın kapısına seğirtip bir eliyle beni göstererek vaazını sürdürüyor.
Barın kapısına vardığımızda, gözlerimi üstüne dikip yalnızca onun duyacağı bir sesle tıslıyorum: Siktir git karşımdan!
Gözlerimde yanan ateşi anında görüyor. Kenara çekilip yol veriyor. Çocuğu neredeyse sürükleyerek kamarasına götürüyorum.
Kapıyı kapadığım anda hıçkıra hıçkıra başlıyor: Herkesin herkesin içinde tokat attın bana! Nasıl Yaparsın Bunu! Nasıl Yaparsın! O iğrenç seks kedisi de yüzüme şarap çarptı. Daha ne kadar, söyle daha ne kadar aşağılanabilirim?
Bir insan ne kadar aşağılanabilir, biliyor musun, diyorum boğazını yakan bir sesle. Santimi santimine başkalarını aşağıladığı kadar. Başkalarını aşağılamaktan vazgeçmediğin sürece, aşağılanmaya razı olmalısın. Duyuyor musun beni beter kuş? Raz olmalısın.