Durmaksızın değişim sürecinde hüznün, rengini, kokusunu, ritmini yansıtabilir mi kurallarla kuşatılmış, kurallarla kutsanmış herhangi bir dil? Ya acıyı?.. Ya aşkı?..
Ancak ve yalnızca, acı çekerken acı çektiren, acı çektirirken tuhaf bir doyuma ulaşan ruhumuzu kattığımız, dil kuraltanımazlarının deltasında çimlenmiş öykü / roman / şiir, cehennemin ateşçileri sayılan inkarın, öfkenin, sorgulamanın en çocuksu coşkusunu, en saf hüznünü, en çılgın umudunu, en kördüğüm umutsuzluğunu kuşanıp bir şövalye gibi girese yaşamın içine ve insanlar kendilerini kanatacak, yaralayacak çivilerin üzerine hiç çekincesiz atlarlarsa güzelliklere ulaşmak için, hala umut var demektir...
(Arka Kapak)