Raşid için, bilinmeze, kendi coğrafyasının, İslam dünyasının ötesindeki dünyanın karanlığına bir seferdir bu. Yolculuğu gemisinin Jutland kıyılarında batışıyla sona erdiğinde, yıldızlar hakkındaki bütün bilgisine karşın, Raşid orada bir yabancıdır. Yüzyıllar sonra orada Raşid´in ve aradığı şeyin izini süren Hasan da aynı korkuları paylaşacaktır. Önyargı kimseyi esirgemez çünkü, neler öğrenmiş olduğumuza hiç bakmaz; yenmemiz gereken ilkel bir güdüdür.
Raşid´in Dürbünü, sadece bir tarihsel macera romanı değil: Kültürel kimliklerimizin temelini oluşturan bilginin belli bir ırk ya da ulusa içkin olduğu önyargısıyla hesaplaşıyor.