Bilim adamları doğruluğu arıyorlar, ara sıra buluyorlar da, sanatçılar doğruluğu aramıyorlar, bu nedenle buldukları da yok; felsefenin ise bilim ve sanat arasında paradoksal bir yeri var, çünkü filozoflar sürekli doğruluğu arıyorlar, ama bulamıyorlar. Bilim adamları ve sanatçılara ilişkin söylenenin yerinde olup olmadığı bir yana, bu ifade felsefeye ilişkin çok yaygın bir kanıyı - felsefe doğruluğu ya da hakikati arama çabasıdır - dile getiriyor. Doğruluğun filozofların temel sorunu olduğu söyleniyor; ama doğruluk ya da hakikat, yalnız filozofların, felsefecilerin değil; bilim adamlarının, bilgiyle uğraşan herkesin ortak ereği.
İyi ama nedir bu yüzyıllardır izi sürülen, aranan doğruluk ya da hakikat? Nerededir ya da olanaklı mıdır? Sıkça söylendiği gibi göreli midir? Doğruluğu yanlıştan ayırt edebileceğimiz bir doğruluk ölçütü var mıdır?
Bu çalışma, tüm bu soruları, doğruluk kavramının anlamını, neliğini, nesneye uygun olup olmadığını, Platon´dan Habermas'a felsefi görüşlere dayanarak yanıtlama girişimidir.