Bir yangında kahramanlık yapmaya kalkışan çağdaşımız Forrester, duman ve ateş soluyarak ölmüştü. Cesedini dondurup sakladılar ve beş yüz yıl sonra yeniden canlandırdılar. Yeniden doğmak güzel bir şeydi mutlaka, ama milyonlarca insanın yeniden diriltilmek için sırasını beklediği, savaş meraklısı Siriuslular´ın Dünya´ya saldırmak için fırsat kolladığı bir çağda, ciddi uyum sorunları da olabilirdi insanın. Özellikle ölüm korkusu üzerine kurulu bir uygarlıkta ölüp, bildiğimiz anlamda ölümün olmadığı bir uygarlıkta uyanıyorsanız...
Sıvı helyum ısısında kimya durur. Bu gerçeğe ve mantıklı bir varsayıma dayanılarak yirminci yüzyılın en büyük endüstrisi doğmuştu.
Mantıklı varsayım şuydu: Tıp geçmiş yıllardaki mucizevi ilerlemesine gelecekte de devam edecek ve günün birinde, ölüm nedeni ne olursa olsun, bunun tedavisi, telafisi veya tamiri yolu bulunacak veya hiç olmazsa hayatın fazla etkilenmeden sürdürülmesi sağlanacaktı (tabii dondurmanın etkilerinin giderilmesinin yöntemi de buna dahildi). Önemli olan nokta dondurma işleminin zamanı durdurmasıydı.
Ve sanayi de Ölümsüzlük A.Ş.´ydi.