Batıda XIX´uncu yüzyılın ortalarından itibaren Doğu´ya özellikle Osmanlı Coğrafyasına olan ilgi ve merak sürekli arttı. Batılı gezginlerin tuttukları günlüklerle, eskiden korkulan bu diyarlar artık erişilmez olmaktan çok; tuhaf, eğlenceli ve hatta her akla gelenin yapılabileceği macera dolu mekanlar olarak sunuldu. Başlangıçta Türklerden çekinen Pierre Loti,onları tanıdıkça çok sevdi. Ancak, kimi zaman satır aralarında, kimi zaman da açıkça, o dönem İstanbul´unun her türlü acayipliklerin sınırsızca yaşandığı dünyanın en eşsiz kenti olduğunu vurguladı. Doğu ve Batı her ikisi de kendini tanımlarken öteki kavramını sürekli canlı tuttu.