Genis, puslu ve derin bir vadinin dogusundaki kayalik tepeler apaydinlikti; günesin kudretli yüzü dogdugu yeri turuncuya bogmus... Günes yükseldikçe turuncu beyaza, beyaz gittikçe göz kamastiran bir isik denizine dönüsüyordu. Uzaklarda portakal rengiyle yikanan bulutlarin neredeyse doruklarina kadar indigi Toroslar'da ceylanlar geziniyordu. Ve ceylanlarin rengi isiyordu güneste. Ceylanlar simdi yagmur gibi vadinin puslu derinligine düsüyor, gözyaslarinin irmagina karisiyordu. Birden Firat'in, Dicle'nin boylari hiçkiran ceylanlarin sesiyle velveleye dönüsüyordu. Ve annesini görüyordu, ninesi Semsa'yi, teyzesi Duçem'i... Ve kadinlari görüyordu, kadinlar ceylanlar gibi turuncu turuncu isiyordu zilgit koparirken!...