Elli yaşında hala bağırıyorsun, hala olgunlaşmadıysan, hala uzlaşmadıysan, umarım sende bağırarak gidenlerden olacaksn. İçinde bir yılın istekle, yaşanmamış geleceklerle, ermişlerin ve karanlıkçıların hınzır ve terbiyesiz bulduğu bitimsiz bir başkaldırıyla, şıvgın gibi yemyeşil...
Bir başkaldırı kitabı bu. Bir özgürlük ve gerçek arayışı. Kötü niyeti, ahmaklığı, geriyi, ben gökten haber alıyorum diyeni ve daha nicelerini, ortaya çekip oradan oraya kaçıştıklarını görür gibi oluyoruz.
Kitap, doğanın, toplumun, yaşamın ontolojik anlamını ve sırlaını yokluyor. Bu köşede tabu olan çoğu şeyi tartışmaya açıyor. İnsan, kültür, ahlak, cinsellik, Doğu ve Batı uygarlıklarının karşılaştırılması üstüne yeni ışıkalar düşürüyor. İçine bulunduğumuz karanlığın kafirce diyeceği.
Aydınlanma, bir köşe için su ekmek gibi aziz. Bu köşede din ve devlet, ışığı görmemizi engellemek için hep setler, duvarlar çeker. Yazarın bunlarla, hatta doğanın punduna getirici eğilimleriyle başı hoş değil. Özgürlük kısıtlıyıcılarının hepsiyle kavgalı. Derin bir kültür ve geniş bir bakışla girişilen bu kavga, bir şiir görünümünde. Denemeler de birer şiir.
Karanlıktan çıkışımızın tarihinde bu kitap, güçlü pırıltılardan bir olarak önemi yükler taşıyacaktır.