Masanın üstündeki vazomda birkaç çiçek vardı. Biz konuşurken bahçıvan onların yerine yenilerini getirdi. Mürit onu çiçekleri yenilerken gördü. ´Hepsi bu mu?´ diye bağırdı birden, ´Bu çiçeklerle işiniz bitti mi? Öyleyse onları bana verin.´ Çiçekleri avuçlarında şefkatle tuttu ve başını eğerek, gözlerini onlara dikti. Kısa bir sessizlikten sonra, tekrar başını kaldırarak bana dedi ki: ´Sen bu çiçeklere hiç bakmıyorsun, bu yüzden de onlar soluyorlar. Eğer onların derinliklerine bir kez bakmış olsaydın, okudukların ve yazdıkların rüzgar olup, uçup giderdi.´